17 Ağustos’u Unutmayalım
17 Ağustos’u Unutmayalım
24 yıl önce bugün 18 bin kişinin hayatını kaybettiği, 48 bin kişinin yaralandığı, 96.796 konut ve 15.939 işyerinin yıkıldığı ve ağır hasarlandığı, 200 milyar TL’lik maddi kaybın meydana geldiği Marmara Depremini yaşadık. 17 Ağustos depremi, doğa ile uyumlu yaşamadığımızda olabilecek hasarlara yakından şahit olduğumuz, çok şiddetli bir doğal afetti. Kimimiz bu afeti zararsız atlatırken; kimimiz canından, sevdiklerinden, sağlığından ve hayallerinden oldu. Hepimizin kulağında ise şu ses kaldı: “ Sesimi duyan var mı?”
Üzerine birçok deprem daha yaşadık… Van, Elazığ, İzmir…
Ve 6 Şubat’tı yaşadık…
Geldiğimiz noktada ise birçoğumuz bir gün, bir yerde, bir deprem yaşama ihtimaliz olduğunu biliyoruz, oturduğumuz evi, çalıştığımız işyerini, çocuğumuzun gittiği okulu düşündükçe endişeleniyoruz, hayatımızı ve sevdiklerimizi kaybetmekten korkuyoruz. Ama tüm bu gerçeklere zaman içinde alışıyoruz ve göz ardı etmeye başlıyoruz. Oysa bu acı gerçekleri, tekrardan tecrübe etmemek için devlet olarak ve toplum olarak afete hazır hale gelmeliyiz.
Öncelikle deprem bilinci oluşturmalıyız. Deprem bilinci oluşumunda, değişim bireyde başlamaktadır. Bizler ne kadar deprem bilincine sahip olursak, ailelerimizi, toplumu hatta devleti konuyla ilgili önleyici tedbir alma yönünde o kadar hızlı harekete geçirebiliriz.
Özellikle deprem tehlikesine maruz kalabilecek iller başta olmak üzere, yapıların dayanımının kontrol edilmesi, gerekli hallerde yapının tekrardan inşası, bu süreçte ev sahiplerinin yeniden inşa süreçlerine katkı sağlayabilecekleri uygun politikaların geliştirilmesi gerekmektedir. Yapı inşa aşamasındaki kontrol mekanizmalarının işlevselliğinin gözden geçirilmesi de son derece önem arz etmektedir. Öte yandan bir diğer önemli konuda ülke bazında etkin bir afet yönetim stratejisinin oluşturulması, olan uygulamaların gözden geçirilmesi ve etki alanını genişleterek güçlü organizasyonların uygulamaya konulması ve tüm bu süreçte de toplumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Bireysel olarak ise, yapımızın dayanımını araştırmak ve dayanımının yeteriz olduğu durumlar içinse, yapının yenilenmesini sağlamak, yapı içerisindeki yapısal olmayan riskleri azaltmak ve güvenli alanları belirlemek, afet ve acil durum çantası ile aile acil ve afet durum planı hazırlamak ve aile içi tatbikatlar yapmak depremden korunmak için yapabileceğimiz en temel uygulamaları oluşturmaktadır.
Acılarımızı tekrar yaşamamak, acılarımızı çoğaltmamak için bu günü, 17 Ağustos’u unutmayalım.
17 Ağustos 1999 yılında yaşanan Marmara Depremindeki kayıplarımızı saygıyla anıyoruz ve benzer kayıpların yaşanmamasını temenni ediyoruz.
Aylin SİPAHİOĞLU
24 yıl önce bugün 18 bin kişinin hayatını kaybettiği, 48 bin kişinin yaralandığı, 96.796 konut ve 15.939 işyerinin yıkıldığı ve ağır hasarlandığı, 200 milyar TL’lik maddi kaybın meydana geldiği Marmara Depremini yaşadık. 17 Ağustos depremi, doğa ile uyumlu yaşamadığımızda olabilecek hasarlara yakından şahit olduğumuz, çok şiddetli bir doğal afetti. Kimimiz bu afeti zararsız atlatırken; kimimiz canından, sevdiklerinden, sağlığından ve hayallerinden oldu. Hepimizin kulağında ise şu ses kaldı: “ Sesimi duyan var mı?”
Üzerine birçok deprem daha yaşadık… Van, Elazığ, İzmir…
Ve 6 Şubat’tı yaşadık…
Geldiğimiz noktada ise birçoğumuz bir gün, bir yerde, bir deprem yaşama ihtimaliz olduğunu biliyoruz, oturduğumuz evi, çalıştığımız işyerini, çocuğumuzun gittiği okulu düşündükçe endişeleniyoruz, hayatımızı ve sevdiklerimizi kaybetmekten korkuyoruz. Ama tüm bu gerçeklere zaman içinde alışıyoruz ve göz ardı etmeye başlıyoruz. Oysa bu acı gerçekleri, tekrardan tecrübe etmemek için devlet olarak ve toplum olarak afete hazır hale gelmeliyiz.
Öncelikle deprem bilinci oluşturmalıyız. Deprem bilinci oluşumunda, değişim bireyde başlamaktadır. Bizler ne kadar deprem bilincine sahip olursak, ailelerimizi, toplumu hatta devleti konuyla ilgili önleyici tedbir alma yönünde o kadar hızlı harekete geçirebiliriz.
Özellikle deprem tehlikesine maruz kalabilecek iller başta olmak üzere, yapıların dayanımının kontrol edilmesi, gerekli hallerde yapının tekrardan inşası, bu süreçte ev sahiplerinin yeniden inşa süreçlerine katkı sağlayabilecekleri uygun politikaların geliştirilmesi gerekmektedir. Yapı inşa aşamasındaki kontrol mekanizmalarının işlevselliğinin gözden geçirilmesi de son derece önem arz etmektedir. Öte yandan bir diğer önemli konuda ülke bazında etkin bir afet yönetim stratejisinin oluşturulması, olan uygulamaların gözden geçirilmesi ve etki alanını genişleterek güçlü organizasyonların uygulamaya konulması ve tüm bu süreçte de toplumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Bireysel olarak ise, yapımızın dayanımını araştırmak ve dayanımının yeteriz olduğu durumlar içinse, yapının yenilenmesini sağlamak, yapı içerisindeki yapısal olmayan riskleri azaltmak ve güvenli alanları belirlemek, afet ve acil durum çantası ile aile acil ve afet durum planı hazırlamak ve aile içi tatbikatlar yapmak depremden korunmak için yapabileceğimiz en temel uygulamaları oluşturmaktadır.
Acılarımızı tekrar yaşamamak, acılarımızı çoğaltmamak için bu günü, 17 Ağustos’u unutmayalım.
17 Ağustos 1999 yılında yaşanan Marmara Depremindeki kayıplarımızı saygıyla anıyoruz ve benzer kayıpların yaşanmamasını temenni ediyoruz.
Aylin SİPAHİOĞLU