KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ (KKKA) HASTALIĞI
KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ (KKKA) HASTALIĞI
KKKA ilk olarak 12. yüzyılda Tacikistan’da tanımlanmıştır. 1944-45 yıllarında Rusya’nın Kırım bölgesindeki Batı Kırım steplerinde çoğunlukla ürün toplamaya yardım eden Sovyet askerleri arasında görülmüştür. Hastalığa Kırım Hemorajik Ateşi adı verilmiştir. 1956 yılında Zaire’de de ateşli bir hastadan Kongo virüsü tespit edilmiştir. 1969 ise Kongo virüs ve Kırım hemorajik ateşi virüslerinin aynı virüs olduğu belirlenmiş ve Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi olarak hastalık yeniden adlandırılmıştır. Ülkemizde Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) , 2002 yılından beri görülmeye başlayıp ve önemli bir halk sağlığı problemi olmuştur. İlk kez Tokat ili ve civarında dikkatleri çeken Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakaları çoğunlukla İç Anadolu’nun kuzeyi, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde yoğunlaşmaktadır (Sivas, Tokat, Erzincan ve Giresun da son dönemde daha yaygın). Bulaşmasında birinci derecede sorumlu olan kenelerin son konaklarının özellikle sığırlar başta olmak üzere, memeli çiftlik hayvanlarıdır.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı Nedir?
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi, keneler tarafından taşınan Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirüs grubuna ait bir virüsle oluşan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) karakterli bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık hayvanlarda belirti göstermez. Hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşinden korunmak için;
KKKA'da uygulanabilecek etkin bir aşı ile tedavide kullanılabilecek etkili bir ilacın bulunmamasından ötürü, hastalıktan korunmada esası kişisel korunma önlemlerinin oluşturmaktadır. Tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir.
Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dâhil) kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır.
Hastalık Hangi Yollarla Bulaşır?
Virüsü taşıyan özellikle Hyalomma türüne ait kenelerin insan vücuduna tutunması,
Virüsü taşıyan kenelerin çıplak el ile ezilmesi,
KKKA virüsünü taşıyan hayvanların kan, doku ve diğer vücut sıvıları ile temas edilmesi,
KKKA hastalarının kan ve diğer vücut sıvıları ile temas edilmesi; hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalık bulaşabilir. Bu nedenle hasta ile temas eden kişiler gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske v.b.) almalıdır. Kan ve vücut sıvıları ile korunmasız temastan kaçınılmalıdır. Bu şekilde bir temasın olması durumunda, temaslının en az 14 gün süreyle ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir.
Vücuda yapışan kenelerin bir cımbız yardımıyla vücuttan uzaklaştırılması kolay bir işlem olduğundan, kişilerin keneleri çıkarmak üzere sağlık kuruluşlarına başvurmalarına gerek yoktur. Vücudundan kene alınan kişilerin hastaneye yatırılmasına ve tahlil yapılmasına da gerek yoktur. Kenenin varsa bir cımbız yardımıyla patlatmadan ve koparmadan çıkarılması; kenenin çıkarıldığı yere antiseptiklerin uygulanması, vücuttan uzaklaştırılan kenenin çamaşır suyu, alkol veya insektisit vb. içine atılarak öldürülmesi, kenelerin hiçbir şekilde elle patlatılmaması ve öldürülmemesi, ayrıca, keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla, gazyağı ve kolonya gibi kimyasal maddeleri dökmek veya yanan sigarayı ve kibriti keneye değdirmek gibi yöntemlere başvurulmamasını kişilere belirtmek önemlidir. Kişilerin kendilerini 10 gün süreyle izlemeleri; ani başlayan ateş, baş ağrısı, yoğun halsizlik, bulantı ve kusma gibi şikâyetlerinin olması hâlinde sağlık kuruluşuna müracaat etmeleri gerekmektedir.
Yapılan çalışmalarda, KKKA hastalığı nedeniyle ölüm ile ilgili verilerde %40’a kadar çıkan oranlar bildirilmektedir. Türkiye’de görülen vakalarda ölüm yüzdesi %5 civarındadır.
Uz.Dr.Rezan Harman Günerkan
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
KKKA ilk olarak 12. yüzyılda Tacikistan’da tanımlanmıştır. 1944-45 yıllarında Rusya’nın Kırım bölgesindeki Batı Kırım steplerinde çoğunlukla ürün toplamaya yardım eden Sovyet askerleri arasında görülmüştür. Hastalığa Kırım Hemorajik Ateşi adı verilmiştir. 1956 yılında Zaire’de de ateşli bir hastadan Kongo virüsü tespit edilmiştir. 1969 ise Kongo virüs ve Kırım hemorajik ateşi virüslerinin aynı virüs olduğu belirlenmiş ve Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi olarak hastalık yeniden adlandırılmıştır. Ülkemizde Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) , 2002 yılından beri görülmeye başlayıp ve önemli bir halk sağlığı problemi olmuştur. İlk kez Tokat ili ve civarında dikkatleri çeken Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakaları çoğunlukla İç Anadolu’nun kuzeyi, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde yoğunlaşmaktadır (Sivas, Tokat, Erzincan ve Giresun da son dönemde daha yaygın). Bulaşmasında birinci derecede sorumlu olan kenelerin son konaklarının özellikle sığırlar başta olmak üzere, memeli çiftlik hayvanlarıdır.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı Nedir?
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi, keneler tarafından taşınan Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirüs grubuna ait bir virüsle oluşan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) karakterli bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık hayvanlarda belirti göstermez. Hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşinden korunmak için;
KKKA'da uygulanabilecek etkin bir aşı ile tedavide kullanılabilecek etkili bir ilacın bulunmamasından ötürü, hastalıktan korunmada esası kişisel korunma önlemlerinin oluşturmaktadır. Tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir.
Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dâhil) kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır.
Hastalık Hangi Yollarla Bulaşır?
Virüsü taşıyan özellikle Hyalomma türüne ait kenelerin insan vücuduna tutunması,
Virüsü taşıyan kenelerin çıplak el ile ezilmesi,
KKKA virüsünü taşıyan hayvanların kan, doku ve diğer vücut sıvıları ile temas edilmesi,
KKKA hastalarının kan ve diğer vücut sıvıları ile temas edilmesi; hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalık bulaşabilir. Bu nedenle hasta ile temas eden kişiler gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske v.b.) almalıdır. Kan ve vücut sıvıları ile korunmasız temastan kaçınılmalıdır. Bu şekilde bir temasın olması durumunda, temaslının en az 14 gün süreyle ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir.
Vücuda yapışan kenelerin bir cımbız yardımıyla vücuttan uzaklaştırılması kolay bir işlem olduğundan, kişilerin keneleri çıkarmak üzere sağlık kuruluşlarına başvurmalarına gerek yoktur. Vücudundan kene alınan kişilerin hastaneye yatırılmasına ve tahlil yapılmasına da gerek yoktur. Kenenin varsa bir cımbız yardımıyla patlatmadan ve koparmadan çıkarılması; kenenin çıkarıldığı yere antiseptiklerin uygulanması, vücuttan uzaklaştırılan kenenin çamaşır suyu, alkol veya insektisit vb. içine atılarak öldürülmesi, kenelerin hiçbir şekilde elle patlatılmaması ve öldürülmemesi, ayrıca, keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla, gazyağı ve kolonya gibi kimyasal maddeleri dökmek veya yanan sigarayı ve kibriti keneye değdirmek gibi yöntemlere başvurulmamasını kişilere belirtmek önemlidir. Kişilerin kendilerini 10 gün süreyle izlemeleri; ani başlayan ateş, baş ağrısı, yoğun halsizlik, bulantı ve kusma gibi şikâyetlerinin olması hâlinde sağlık kuruluşuna müracaat etmeleri gerekmektedir.
Yapılan çalışmalarda, KKKA hastalığı nedeniyle ölüm ile ilgili verilerde %40’a kadar çıkan oranlar bildirilmektedir. Türkiye’de görülen vakalarda ölüm yüzdesi %5 civarındadır.
Uz.Dr.Rezan Harman Günerkan
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji