KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ
KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ
Hastalığa ilk kez 1944 yılında Batı Kırım'da rastlanmıştır. Afrika dışında Türkiye dâhil birçok Asya ve Doğu Avrupa ülkesinde de görülmüştür. Sendrom Türkiye'de ilk kez 2002 yılında Tokat ilinde ortaya çıkan epidemi sırasında tanımlanmıştır.
Bulaşıcı hastalık olduğu için Kırım-Kongo Hemorajik Ateşine karşı toplumu bilinçlendirmek ve kamu sağlığı açısından önlemler almak çok önemlidir.
Kenelerin aktif olduğu dönemlerde, örneğin bulaşmanın en sık aracısı olan Hyalomma cinsinin aktif olduğu Nisan ve Ekim aylarında, kenelerin bulunduğu ortamdan halkın kaçınması; kenelerin büyük sayılarda bulunabileceği ortamlarda (örneğin ahırlarda vs.) çalışan kişilerin muayene edilmesi faydalı önlemlerdendir. Açık alanlarda özellikle çok yoğun oldukları noktalara insektisit uygulanması da olası önlemler arasındadır.
Epidemi dönemlerinde kişi üzerinde kene bulursa bunu çıkarmaya çalışmaması önemlidir, uygun bir sağlık hizmeti merkezine (hastane gibi) gitmeli ve keneyi burada uzmanlar çıkarmalıdır.
Hastaların kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınılmalıdır. Eğer bir temas olmuşsa, temas etmiş kişi dikkatlice gözlenmeli ve belirtiler görülürse mutlaka gerekli müdahalenin yapılmasını sağlamak önemlidir.
Kesimhaneye yollanmadan önce hayvanlardan kenelerin ayrıştırılması yaygın bir uygulamadır. Hasta hayvanların kan ve dokularına doğrudan temasın bulaşmaya yol açabileceği bilinmektedir.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA veya Kırım-Kongo Hemorajik Ateş, KKHA) keneler (özellikle Hyalomma cinsi) yoluyla bulaşan, zoonotik enfeksiyona yol açan bir viral hastalıktır. Sendromun insanlardaki sporadik enfeksiyonu genelde Hyalomma kenesinin ısırığı nedeniyle olur. Yine de hastalığı bulaştırabildiği bilinen 30 kene türü mevcuttur.
Evcil ve vahşi hayvanların yanı sıra insanlara da bulaşabilir. Enfekte olmuş memelilerde klinik hastalık nadir de olsa, insanlarda çoğunlukla ağır geçer ve mortalite oranı %30'dur. Endemik bölgelerde virüs keneler yoluyla bulaştığı için özellikle tarım ve hayvancılık ile uğraşan kişiler yüksek risk grubundadır.
İlk kene ısırığından itibaren yaklaşık 2 ile 12 gün arasında değişen bir kuluçka süresi vardır. Enkübasyon süresinin ardından grip-benzeri bulgular görülmeye başlar. Bunlar yaklaşık bir hafta sonra dinebilir. Bununla birlikte kanama belirtileri rahatsızlığın ilk 3-5 gününde görülmeye başlar: öncelikle duygu durumda dalgalanma, ajitasyon, zihinsel karmaşa ve boğazda kırmızı döküntüler olabilir. Daha sonra burun kanaması, kanlı idrar ve kusma görülür. Karaciğer şişer ve ağrır. Bunların dışında trombositlerde ve beyaz kürede düşme laboratuvar bulguları arasındadır. Semptomların ilk ortaya çıkışından 9-10 gün sonra hastalar iyileşme belirtileri gösterir, fakat %30'u rahatsızlığın 2. haftasında ölür.
Kırım-Kongo Hemorajik Ateşinin teşhisi sendroma yol açan virüsün veya virüsün RNA'sının kan ve doku örneklerinden izolasyonunu, virüse karşı vücutta oluşmuş antikorların ve virüs antijeninin varlığının saptanmasını içerir.
Ayrıca teşhisin konması için kullanılacak laboratuvarların biyogüvenlik açısından tam güvenli olması çok önemlidir.
Spesifik bir tedavisi olmadığı için tedavi çoğunlukla semptomatik ve destek tedavisini içerir.
Sağlıklı günler dileriz.
Tez Medikal İş Sağlığı Müdürlüğü
Uz. Dr. Rezan Harman Günerkan
Enfeksiyon hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı