KURBAN BAYRAMINDA ŞARBON’A DİKKAT…
Hayvanlarda görülen ve zoonoz olarak adlandırılan bazı hastalıkların insanlara bulaşabilmesi mümkündür. Kurban Bayramı’nda kestiğimiz kurbanların sağlıklı olması bizim de sağlımızı korumamız açısından çok önemli. Bu nedenle seçilecek kurban ve kesim sırasında bulaşılabilecek hastalıklara çok dikkat edilmesi gerekiyor.
Şarbon ve etkeni nedir?
Şarbon otobur hayvanlarda görülen, insanlara da hasta hayvanlardan bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır. Veba, kolera, grip, çiçek gibi kitlesel insan ölümlerine neden olan büyük salgınlar yapmamasına rağmen enfeksiyon hastalıkları tarihinde önemli bir rol oynamıştır.
Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sınırlı sayıda insan ölümlerinin yanında hayvan ölümlerine neden olmaya devam etmektedir. Ülkemizde geçmiş yıllarda sık görülürken, şimdi sporadik veya az sayıda lokal epidemiler olarak bildirilmektedir. Şarbon hastalığına yol açan Bacillus anthracis adında bir bakteridir. Bakteri dış ortamda 2 şekilde bulunur:
- Vejetatif Form: Bakterinin kendisidir. Toz, toprak, sular ve doğada bol miktarda bulunur. Isıya, kimyasal ajanlara, sabun ve deterjanlara karşı dayanıksızdır, kolayca tahrip olur. 55-60° C’ de kendiliğinden tahrip olur.
- Sporlar: Bakterinin doğada tüm şartlara direnerek yıllarca canlı kalabilen formudur. Vejetatif formun aksine ısıya, soğuğa, ultraviyole ışınlarına, kuruluğa, yüksek ve düşük pH’ a, kimyasal maddelere, dezenfektanlara karşı son derece dayanıklıdır. 140° C’ de 30 dakikada, 180° C’de 2 dakikada inaktive olur. Dezenfektanlar yüksek konsantrasyonlarda etkili olur. Formaldehid (%5-10), gluteraldehit (%2-4), H2O2, perasetik asit şarbon sporlarını inaktive edebilen başlıca dezenfektanlardır.
Şarbon etkeni Robert Koch tarafından 1877 yılında tanımlanmış, 1881 yılında Pasteur tarafından ilk kez aşısı geliştirilmiştir. 19.yüzyılda yün işçilerinde solunum yoluyla bulaşan şarbona bağlı görülen ölümler hastalığın mesleki riskini ve bundan korunmayı gündeme getirmiştir.
Şarbon nasıl bir hastalığa yol açar?
Hastalarda en sık görülen klinik belirtiler yüksek ateş, titreme, baş ağrısı ve iştahsızlıktır. Şarbon hastalığı günümüzde 3 klinik formda görülebilmektedir:
- Deri Şarbonu: Hastalığın en sık görülen şekli deri şarbonu olup, bu form olguların %95’ini oluşturmaktadır. Deri şarbonunda kuluçka dönemi, çoğunlukla 2 - 7 gün olmak üzere, 9 gün ila 3 hafta arasında değişmektedir.
Deri şarbonu daha çok veteriner hekim, mezbaha çalışanları, kasaplar ve hayvan sahipleri gibi direkt hayvan veya ürünleriyle temas eden meslek gruplarında görülmektedir.
Sporların vücuda kaşıma, çizik, kesik veya sinek ısırması gibi yollarla deriye bulaşması sonucu oluşur. Genellikle yüz, boyun, eller ve kollar gibi vücudun açık yerlerinde yerleşir. Semptomlar kırmızı ufak bir kızarıklık (makül) olarak başlar ve sonra kabarır ve sivilce benzeri bir görünüm (papül) alır. Hastalarda deride genellikle iki veya daha fazla lezyon görülür. Daha sonra kuru, siyah kötü huylu etrafı morumsu şişkinlikler, kabarcıklar ile çevrili yaralar ile karakterize olur. Deri lezyonlarının etrafı ödemli ve çapı 6-7 cm’ye kadar çıkabilir. Lezyonlar zamanla genişlemekte, hemorajik, nekrotik, ülseratif bir duruma gelmekte ve tipik siyah nedbe dokusu (malignant pustules) oluşmaktadır.
Eğer yara yüz, boyun ve göğüs ön duvarı gibi bölgelerde gelişirse aşırı derecede ödem oluşur. Buna şarbon ödemi (edema maligna) adı verilir. Bu olgularda şiddetli bölgesel reaksiyonlar sonucu hastada ağır, toksik bir tablo belirir.
Deri şarbonlu olgularda, antibiyotiklerin olmadığı dönemlerde %20’ye varan ölüm oranları bildirilmekle birlikte, günümüzde etkili antibiyotik tedavisiyle ölüm oranı %2’nin altındadır.
- Akciğer Şarbonu: Hayvanların kıl ve yünlerinin işlenmesi sırasında ortaya çıkan şarbon sporlarının solunum yoluyla akciğerlere ulaşması ile gelişir. Akciğer şarbonu, tüm şarbon olgularının %5’ten azını oluşturmaktadır. 2-3 gün süren hafif ateş, halsizlik gibi özgül olmayan başlangıç belirtilerinden sonra taşikardi, yüksek ateş, öksürük, hızlı soluma belirtileri başlar. İlerleyen hastalık şuur bulanıklığı, şok ve koma gelişimi ile ölümle sonuçlanır. Uygun antibiyotik ve destek tedavilerine rağmen ölüm oranı %50’nin üzerindedir.
- Sindirim Sistemi Şarbonu: Sporların bulaştığı et, et ürünleri ve diğer besinlerin alınmasından sonra sindirim sisteminde şarbon yaraları gelişir. Yemek borusundan son bağırsağa kadar sindirim kanalının her bölgesinde görülebilir.
Burada ağız-yutak (orofaringeal) şarbonu ve barsak şarbonu olarak 2 alt form şeklinde hastalık ifade edilir. Ağız-yutak şarbonunda ağız içi, dil, bademcik, yutak üzerinde yaralar gelişebilir. Hastalarda yutma güçlüğü, yüksek ateş ve ağır bir toksik tablo söz konusudur. Sepsis ve toksik tablo ile sonunda hasta kaybedilir. Bağırsak şarbonu alt tipinde ise yaralar genellikle ince bağırsağın son bölümü ve kalın bağırsağın başlangıç bölgesinde yerleşirler. Mide, onikiparmak bağırsağı, ince bağırsağın başlangıç bölümünde daha seyrek görülür.
Hastalarda bulantı, kusma, yaygın karın ağrısı, kanlı ishal ve kanlı kusma gibi belirtiler görülür. Birkaç gün sonra karın şişer, karında sıvı toplanır (ascit) ve klinik tablonun kötüye gitmesi, ağır toksik tablo ve septik şok ile hastalar kaybedilir. Antibiyotik ve destek tedavilerine rağmen ölüm oranı %40 kadardır.
Yukarıda bahsedilen 3 klinik formu dışında şarbonun sepsis ve menenjit kliniği ile seyreden ve daha nadir görülen klinik formları da görülebilmektedir.
Şarbon açısından riskli gruplar kimlerdir?
Şarbon hastalığının ülkemizde görülme sıklığı gittikçe azalmasına rağmen halen ciddi bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır. Hayvancılıkla uğraşanlar, kasap ve veteriner hekimler, hayvansal ürün (et, deri, kıl, yün, post vb.) hazırlanmasında çalışanlar şarbon yönünden risk gruplarını oluşturmaktadır.
Şarbon nasıl bulaşır?
Hastalıklı hayvanlardan insanlara doğrudan veya dolaylı yolla bulaşır. Bulaşma yolları üçe ayrılır:
- Endüstriyel Kaynaklı: Hastalıklı hayvan etlerinin, kıl, yün, deri, post, kemik gibi hayvansal ürünlerin endüstriyel yolla işlenmesi sırasında bulaşma olabilir. Burada söz konusu hayvansal ürünler şarbon sporları ile kontamine olmuştur. İleri ülkelerde insanlarda görülen şarbon olguları genellikle hastalığın yaygın olduğu az gelişmiş ülkelerden ithal edilen hayvansal ürünler aracılığı ile olmaktadır. ABD de davul imalatçıları arasında ve kullanılan hayvan derisinden kaynaklanan deri şarbonu olguları da görülmüştür.
- Tarımsal Kaynaklı: Hastalıklı hayvanlarla direkt temasta bulunan hayvan yetiştiricileri, veterinerler, mezbaha çalışanları, kasaplar, çobanlar ve diğer hayvancılıkla uğraşan insanlarda görülür. Ülkemizdeki şarbon olgularının çoğu tarımsal kaynaklıdır ve yaz ile sonbahar aylarında genellikle deri şarbonu olguları biçiminde görülmektedir. Tarımsal şarbon, enfekte hayvanlarla direkt temas sonucu gelişir. Ölen hastalıklı hayvanların kesilmesi, derisinin yüzülmesi, etinin kıyılması sonucu direkt temasla deri şarbonu veya enfekte etinin yenmesiyle sindirim sistemi şarbonu gelişir. Hayvancılıkla uğraşanlar, kasaplar, dericiler ve veteriner hekimler şarbon yönünden risk gruplarını oluşturmaktadır.
- Laboratuvar Kaynaklı: Özellikle mikrobiyoloji laboratuvarları ile araştırma-geliştirme faaliyetlerinde bulunan laboratuvar veya merkezlerde, biyolojik silah üretmek için kurulmuş merkezlerde kaza sonucu enfekte malzeme veya materyalin çalışanlara bulaşması söz konusudur.
- Ayrıca ölmüş hayvanlardan veya hasta insandan spor veya vejetatif formları sinekler taşıyarak ısırmak suretiyle sağlıklı insana hastalığı bulaştırabilirler. Hatta ısırmayan sinekler dışkı veya kusmukları ile şarbon basilini taşıyarak yiyecekleri kontamine edip hastalık bulaştırabilmektedir. Nitekim Afrika’da 1979-1985 yılları arasında Zimbabwe’ de ortaya çıkan ve en büyük insan kaynaklı büyük şarbon salgınında (10.000 hasta ve 182 ölüm) at sinekleri ve ahırlardaki sinekler enfeksiyonun bulaşması ve yayılmasında önemli rol oynamışlardır. Akbaba gibi kuşlar da enfekte etleri yedikleri zaman iki hafta kadar dışkılarında şarbon sporlarını taşırlar.
Şarbondan Korunma;
Ülkemizde hem insan hem de hayvan şarbonu bildirimi zorunlu hastalıklardandır. Hastalık tespit edilmesi durumunda yapılması gerekenler ülkemizde “Şarbon Hastalığına Karşı Korunma ve Mücadele Yönetmeliği” kapsamında tanımlanmıştır.
- Toplum sağlığı ve korunma açısından hastaların bildirilmesi, şarbon hastalık etkeni ile bulaşmış tüm materyalin farkında olunması, hastalığın özellikle memeli ve otobur hayvanlarda kolaylıkla gelişebileceğinin dikkate alınması ve tüm önlemlerin buna yönelik hazırlanması önemlidir.
- Hayvanların aşılanması korunmada en etkin yöntemdir. Bağışıklık yaklaşık 10-14 günde oluşur ve 6-12 ay devam eder. Bu nedenle hayvanlar her yıl aşılanmalıdır.
- Hayvanlarda hastalık şüphesinde veya hastalık halinde hemen Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerine haber verilmeli ve veteriner hekimlerle irtibata geçilmelidir. İnsanlarda ise sağlık kurumlarına gidilmeli ve yetkililer tarafından salgın hastalık formları ile Sağlık Bakanlığına bildirim yapılmalıdır.
- Şarbonlu olduğundan şüphelenilen hayvanların kesilmesi ve yüzülmesi engellenmeli, imha süreçleri takip edilmeli, enfekte hayvanı taşıyan nakil araçları dezenfekte edilmelidir.
- Ölen hayvanlarda şarbonun klinik belirtileri tipik ise veya en azından ciddi şüpheler var ise bulaşmaları önlemek için kesinlikle otopsi yapılmamalı, hayvanın vücut bütünlüğü bozulmadan açık olan doğal delikleri (ağız, burun, anüs) iyotlu dezenfektan solüsyonuna batırılmış pamukla tıkanarak tarım alanlarının dışında en az 2 metre derinliğinde, bir çukur kazılarak gömülmelidir. Çukurun üzerine sönmemiş kireç tozu dökülerek çukur kapatılmalıdır. Eğer olanak varsa yakma fırınları da imha gayesi ile kullanılabilir.
- Hastalık görülen sürülerde tüm ahırlar, hayvanın temas ettiği bütün alanlar, kullanılan ekipmanlar, veteriner hekimin ekipmanları, nakil araçları dezenfektan maddelerle dezenfekte edilmelidir.
- Mezbahada şarbonun Veteriner Hekim tarafından tespit edilmesi halinde diğer personel hemen bilgilendirilmeli ve koruyucu tedbirler alınmalıdır.
- Şarbon gözlenen karkaslar, iç organları ve diğer organları, hayvansal ürünlerin (yün, kıl, deri vs.) tamamı insan tüketimine sunulmadan tamamen imha edilmelidir.
- Fark edilmeden kullanılan bütün alet-ekipman, bıçak, eldiven vb. ekipmanlar yakılmalıdır.
- Kesim hattında bulunan bir önceki ve bir sonraki karkaslarda bulaşma riski göz önüne alınarak tamamen imha edilmelidir.
- Teması olmuş kişilerde şarbon gelişimini engellemek için yapılacaklar temasın şekline göre (deriyle, ağızdan alarak, soluma yoluyla vb.) değişiklik göstermekle birlikte genel olarak temas sonrası profilaktik antibiyotik kullanımını ve aşılamayı içerir. Aşılama, şarbon sporu soluma riski olan kişilerde temas öncesinde de önerilebilmektedir.
- Şarbon hastalarından diğer sağlık çalışanlarına ve hastalara şarbon bulaşma riski yok denecek kadar düşüktür, bu hastalar için standart izolasyon önlemleri alınmalı, hastaların sağlam olmayan derisiyle temas edileceği zaman eldiven giyilmelidir.
- Şarbon dahil çiftlik hayvanlarından bulaşacak tüm enfeksiyon hastalıklarından korunmak için alınabilecek önlemler arasında; başta et ve süt olmak üzere hayvansal gıdaların çiğ olarak tüketiminden kaçınılması, etlerin iyi pişirilmesi, etlerin kesildiği yüzeylerle ve malzemelerle çiğ sebze ve meyvelerin temas ettirilmemesi, hasta hayvanların kesilmemesi, hasta veya ölmüş hayvan etlerinin tüketilmemesi, hayvan kesimlerinin bu konunun uzmanları tarafından ve uygun kişisel koruyucu malzemeler (önlük, eldiven, maske vb.) kullanarak yapılması sayılabilir.
Şarbonlu eti fark etmek mümkün müdür?
- Markette, kasapta parçalanmış haldeki ette şarbon olduğu anlaşılamaz. Ancak şarbonlu hayvan kesim sırasında veya öldüğündeki muayenesinde kanının pıhtılaşmaması ve siyah renkte kanı olması ile kesen kişi tarafından fark edilebilir. Bu durumda da kesin tanı için örnekler alınarak laboratuvar testleri yapılmalıdır.
Eti iyice pişirerek tüketmek koruyuculuk için yeterli midir?
- Eti iyi pişirmek korunmak için yeterlidir. Etler farklı kalınlıklarda ve farklı şekillerde (kıyma, pirzola, kuşbaşı, kalın biftek vb.) hazırlandıkları için belli bir pişirme süresi ve sıcaklık önerisi yapmak mümkün değildir. Ancak basit olarak etlerin içinde kırmızı bölüm kalmayacak şekilde pişirilmiş olması yeterli kabul edilir.
Süt ve süt ürünlerini tüketmek riskli midir?
- Şarbonlu hayvanların sütüne bakterinin geçmesi hastalığın seyrinde beklenen bir durum değildir. Literatürde çok nadir bildirimlerde de hayvanın hastalığının son döneminde süte kan karışması ile bulaşma olduğu görülmüştür. Bu dönemdeki hayvanların sağılması da mümkün olmadığından süt (ve dolayısıyla süt ürünleri) pratik olarak hastalık bulaştırmaz. Ayrıca pastörizasyon ve kaynatma gibi işlemler ile bakteriler hızla öldüğünden pastörize veya pişirilmiş süt ve bundan hazırlanan süt ürünleri bulaştırıcı değildir.
Şarbon nedeniyle et ve süt tüketimini durdurmalı mıyız?
- Yukarıda değinilen hususlara dikkat edilmek kaydıyla et ve süt/süt ürünleri tüketimi bir risk oluşturmaz. Ayrıca gıdaların tüketilmesi yoluyla şarbon gelişme olasılığı, bakterilerin mide asidine duyarlı olması ve inokülüm dozunun (enfeksiyon için gerekli bakteri miktarı) yüksek olması nedeniyle nadir görülmektedir. Yukarıda belirtildiği üzere, insan şarbonu olgularının %95’i hafif seyirli ve tedavi edilebilir bir form olan cilt şarbonu şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Et kesilen bıçak, tezgah nasıl dezenfekte edilmelidir?
- Şarbon olduğu kanıtlanmış veya kuvvetle şüphelenilen bir hayvanın kesiminde kullanılan malzemeler için özel dezenfeksiyon yöntemleri gerekir. Çünkü bu durumda aletlerde yoğun kontaminasyon söz konusudur. Ancak ev ortamında et kesmekte kullanılan bıçak, masat, satır, kesme tahtası gibi malzemelerin özel dezenfeksiyonuna ihtiyaç yoktur. Bol sabun ve/veya deterjanlı suyla yıkanması yeterlidir. Etle temas eden aletlerin ve yüzeylerin bu şekilde yıkanmadan meyve sebze gibi çiğ tüketilen yiyeceklere temas etmemesine dikkat edilmelidir.
Çiğ ete dokunan eller nasıl dezenfekte edilmelidir?
- Çiğ ete dokunduktan sonra ellerin bol sabunlu suyla yıkanması yeterli olur. Şarbon sporlarına etkili dezenfektan ajanlar cilde ciddi zarar verebileceğinden kullanılmaz. Ellerinde açık yaraları olan kişilerin çiğ ete temas etmemeleri, edeceklerse eldiven kullanmaları korunma sağlayacaktır. Çiğ ete temas eden kişilerin cilt lezyonu açısından yakın takibi önerilir.
Kaynaklar;
https://www.klimik.org.tr/wp-content/uploads/2018/09/%C5%9Farbon-hakk%C4%B1nda-klimik.pdf
http://gidaguvenligi.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/265/2019/03/Sarbon-hakk%C4%B1nda-bilmeniz-gerekenler....pdf