Madencilik sektöründe sık görülen hastalıklar
Madencilik sektörünün sağlık ve iş güvenliği açısından yüksek riskli olduğu tartışmasız bir gerçektir. Madenlerde çalışanlar, işe girişlerinde aldıkları sağlık kurul raporları ile sağlık durumlarını belgelemekte, böylece yeraltında ve vardiyalı işlerde çalışmaktadırlar. Ancak geçen yıllar içerisinde işyerinde ve iş dışı yaşamından kaynaklanabilecek nedenlerleya da artan yaşla birlikte fizyolojik olarak bazı hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Bunların hepsi mesleksel ve işle ilgili olmasa da çalışanı ve dolayısıyla işyerini ilgilendirmektedir. Zaten madenler hem işyeri ortamının kapalı, tozlu ve karanlık olması, aşırı sıcak ya da soğuk, nemli, oksijensiz çalışma koşulları ve hem de ağır bedensel çalışma zorunluluğu nedeniyle pek çok hastalığa davetiye çıkarmaktadır.
Madencilik sektöründe yer alan TTK Karadon Kilimli İSGB 2017 verilerine göre sık görülen hastalıklar şunlardır:
İşyeri hekimliğine başvuruda en çok ağız ve diş sağlığı sorunları % 17 ile açık ara önde bulunmaktadır. Solunum sistemi için KBB % 11.5 ve Göğüs hastalıkları poliklinikleri % 9.4 ile kas iskelet sistemi hastalıkları için Ortopedi % 11, Beyin Cerrahisi %7.1, Fizik Tedavi % 5.2 ile sevklerde öne çıkmaktadır. Kas iskelet sistemi neredeyse tüm sevklerin dörtte birini oluşturmaktadır.
Yapılan iş ve iş ortamı düşünüldüğünde aslında çok da şaşırtıcı değildir.Tozlu ve kapalı ortamlar, solunumu etkilemekte, enfeksiyona yatkınlığı arttırmakta, ağır yorucu bedeni yapılan işler ile kas iskelet sistemini zorlamaya sebep olmaktadır.
Yeraltında her 100 mt derinliğe inildiğinde ısıda 1 derece kadar artış olmaktadır. Her ne kadar havalandırma ile azaltılmaya çalışılsa da yükselen ısı nedeniyle terleme ve iş çıkışı sırasında soğuk havaya maruziyet ile enfeksiyona bağlı solunum sistem hastalıklarında artış olabilmektedir. 40 derecelere varabilen yeraltından, kış aylarında sıfır dereceleri bulan dış ortamlara ulaşıldığında ve kömürden arınmak için yapılan banyo sonrasında iyi kurulanma da olmazsa hastalığa davetiye çıkarmaktadır.
Ergonomik riskler, fiziksel risklerle birleştiğinde boyun, bel, diz bölgelerinde artan kas iskelet sistemi hastalıkları önemi giderek artan ve gelecekte meslek hastalıkları arasında daha üst sıralarda yerini alabilecek gibi duran potansiyele sahiptir. Azalan işçi sayısı, artan makineleşme ve otomasyonla giderilmeye çalışılmakta ise de eklem hastalıkları ve disk hernisi dediğimiz omurgadaki fıtıklaşma ciddi sorun olarak karşımızda durmaktadır. Tekrarlayıcı, zorlayıcı ve uzun süren hareketler, kötü duruş şekli sağlık sorunlarına yol açmaktadır.
Terleme artışı sıvı ile yeterince desteklenmediğinde susuzluk nedeniyle oluşan dehidratasyona bağlı böbrek ve kalp hastalıklarında artışlara ve aşırı sıcak, ağır tempo ve yoğun iş baskısı ne yazık ki kalp krizlerine de yol açabilmektedir. Ülkemizde tüm ölümlerin yüzde 40’dan kalp ve damar hastalıkları sorumlu olduğu düşünüldüğünde olayın ciddiyeti çok daha fazla ortaya çıkmaktadır.
Kalp hastalıklarında major risk faktörlerinden olan sigara, yıllarca madencinin ayrılmaz parçası gibi düşünülmüştür. Sigaranın bırakılması konusunda yapılan bilgilendirme ve eğitimlerle % 13 azalmasına rağmen çalışanların yarıdan fazlası hala sigara içimi konusunda ısrarcı tavrını devam ettirmektedir. Solunum sistemine de düşman olan sigara, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol ile birleşince akciğerlere ve kalbe oldukça zarar verici bir hal almaktadır. Aileden genetik mirası kötü olma, şeker hastalığı, obezite ve ekonomik, aile ve çevreden oluşabilecek stresler ve çalışma ortamında yaşanan olumsuzluklar, gelecek kaygısı çalışanın hem psikolojisini hem de vücut dengesini olumsuz yönde etkilemektedir.
Gürültülü ortamlarda yaşanan işitme kayıpları önemini korumaktadır. Ortam ölçümleri ile gerekli tedbirler alınmazsa ve gerektiğinde kişisel kulak koruyucular kullanılmadığında, ilerleyici ve geri dönüşümsüz sağırlık kaçınılmaz olacaktır. Eskiden sık rastlanan hatta “madenci nistagmusu” denen görme bozuklukları madenlerde yapılan uygun aydınlatma sayesinde günümüzde oldukça azalmıştır.
Madenci denince hemen akla gelen “Pnömokonyoz eşittir kömür işçisi” algısı giderek azalsa da hala en fazla meslek hastalığı sebebi olmaya devam etmektedir. Görülme prevalansı % 2.26 ile ülke ortalaması altında yer alsa da 12 yeni vaka ile hala önemini korumaktadır. Ülkemizde bildirilen meslek hastalıklarının tamamına yakını Pnömokonyoz denen tek bir hastalık olabilir mi? Ülkemizde oluyor işte, sanki maden dışında başka sektör yokmuş ve meslek hastalığı sadece madencilere özgüymüş gibi görülmesine yol açmaktadır.
İş sağlığı ve güvenliği alanındaki gelişmelerin, zaman içerisinde çalışanların daha kaliteli sağlık hizmetine ulaşmalarını sağlayacağı aşikardır. Sağlık eğitimleri ve periyodik muayenelerde yapılacak işbirliği ile çalışan, işyeri hekiminin kendi yanında olduğunun bilinci ile hastalıklarını, varsa kullandığı ilaçlarını açık ve samimiyetle, dürüstçe ve korkmadan, çekinmeden belirtmelidir. Zaten hastalığını işyerinden ve işyeri hekiminden gizlemesi yasal açıdan da son derece sakıncalıdır. Hiçbir şey çalışanın sağlığından daha önemli değildir.
Yeraltından çıkarılan en kıymetli cevher madencidir. Onun hayatı, sağlığı ve kaybedilen zaman dışında pek çok şey geri dönebilir. İş kazaları, meslek hastalıkları ve işe bağlı olsun olmasın kişinin tüm sağlık sorunları hekim, çalışan ve işyeri temsilcilerininbirlikte hareket etmesiyle ancak olumlu sonuçlara ulaşılabilecektir.
Dr. Erol ÜNAL
İşyeri Hekimi
KAYNAKLAR:
İş Sağlığı Ve Güvenliği, Prof.Dr.Nazmi BİLİR Güven Tıp Kitabevi,2016
Madencilik sektöründe yer alan TTK Karadon Kilimli İSGB 2017 verilerine göre sık görülen hastalıklar şunlardır:
İşyeri hekimliğine başvuruda en çok ağız ve diş sağlığı sorunları % 17 ile açık ara önde bulunmaktadır. Solunum sistemi için KBB % 11.5 ve Göğüs hastalıkları poliklinikleri % 9.4 ile kas iskelet sistemi hastalıkları için Ortopedi % 11, Beyin Cerrahisi %7.1, Fizik Tedavi % 5.2 ile sevklerde öne çıkmaktadır. Kas iskelet sistemi neredeyse tüm sevklerin dörtte birini oluşturmaktadır.
Yapılan iş ve iş ortamı düşünüldüğünde aslında çok da şaşırtıcı değildir.Tozlu ve kapalı ortamlar, solunumu etkilemekte, enfeksiyona yatkınlığı arttırmakta, ağır yorucu bedeni yapılan işler ile kas iskelet sistemini zorlamaya sebep olmaktadır.
Yeraltında her 100 mt derinliğe inildiğinde ısıda 1 derece kadar artış olmaktadır. Her ne kadar havalandırma ile azaltılmaya çalışılsa da yükselen ısı nedeniyle terleme ve iş çıkışı sırasında soğuk havaya maruziyet ile enfeksiyona bağlı solunum sistem hastalıklarında artış olabilmektedir. 40 derecelere varabilen yeraltından, kış aylarında sıfır dereceleri bulan dış ortamlara ulaşıldığında ve kömürden arınmak için yapılan banyo sonrasında iyi kurulanma da olmazsa hastalığa davetiye çıkarmaktadır.
Ergonomik riskler, fiziksel risklerle birleştiğinde boyun, bel, diz bölgelerinde artan kas iskelet sistemi hastalıkları önemi giderek artan ve gelecekte meslek hastalıkları arasında daha üst sıralarda yerini alabilecek gibi duran potansiyele sahiptir. Azalan işçi sayısı, artan makineleşme ve otomasyonla giderilmeye çalışılmakta ise de eklem hastalıkları ve disk hernisi dediğimiz omurgadaki fıtıklaşma ciddi sorun olarak karşımızda durmaktadır. Tekrarlayıcı, zorlayıcı ve uzun süren hareketler, kötü duruş şekli sağlık sorunlarına yol açmaktadır.
Terleme artışı sıvı ile yeterince desteklenmediğinde susuzluk nedeniyle oluşan dehidratasyona bağlı böbrek ve kalp hastalıklarında artışlara ve aşırı sıcak, ağır tempo ve yoğun iş baskısı ne yazık ki kalp krizlerine de yol açabilmektedir. Ülkemizde tüm ölümlerin yüzde 40’dan kalp ve damar hastalıkları sorumlu olduğu düşünüldüğünde olayın ciddiyeti çok daha fazla ortaya çıkmaktadır.
Kalp hastalıklarında major risk faktörlerinden olan sigara, yıllarca madencinin ayrılmaz parçası gibi düşünülmüştür. Sigaranın bırakılması konusunda yapılan bilgilendirme ve eğitimlerle % 13 azalmasına rağmen çalışanların yarıdan fazlası hala sigara içimi konusunda ısrarcı tavrını devam ettirmektedir. Solunum sistemine de düşman olan sigara, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol ile birleşince akciğerlere ve kalbe oldukça zarar verici bir hal almaktadır. Aileden genetik mirası kötü olma, şeker hastalığı, obezite ve ekonomik, aile ve çevreden oluşabilecek stresler ve çalışma ortamında yaşanan olumsuzluklar, gelecek kaygısı çalışanın hem psikolojisini hem de vücut dengesini olumsuz yönde etkilemektedir.
Gürültülü ortamlarda yaşanan işitme kayıpları önemini korumaktadır. Ortam ölçümleri ile gerekli tedbirler alınmazsa ve gerektiğinde kişisel kulak koruyucular kullanılmadığında, ilerleyici ve geri dönüşümsüz sağırlık kaçınılmaz olacaktır. Eskiden sık rastlanan hatta “madenci nistagmusu” denen görme bozuklukları madenlerde yapılan uygun aydınlatma sayesinde günümüzde oldukça azalmıştır.
Madenci denince hemen akla gelen “Pnömokonyoz eşittir kömür işçisi” algısı giderek azalsa da hala en fazla meslek hastalığı sebebi olmaya devam etmektedir. Görülme prevalansı % 2.26 ile ülke ortalaması altında yer alsa da 12 yeni vaka ile hala önemini korumaktadır. Ülkemizde bildirilen meslek hastalıklarının tamamına yakını Pnömokonyoz denen tek bir hastalık olabilir mi? Ülkemizde oluyor işte, sanki maden dışında başka sektör yokmuş ve meslek hastalığı sadece madencilere özgüymüş gibi görülmesine yol açmaktadır.
İş sağlığı ve güvenliği alanındaki gelişmelerin, zaman içerisinde çalışanların daha kaliteli sağlık hizmetine ulaşmalarını sağlayacağı aşikardır. Sağlık eğitimleri ve periyodik muayenelerde yapılacak işbirliği ile çalışan, işyeri hekiminin kendi yanında olduğunun bilinci ile hastalıklarını, varsa kullandığı ilaçlarını açık ve samimiyetle, dürüstçe ve korkmadan, çekinmeden belirtmelidir. Zaten hastalığını işyerinden ve işyeri hekiminden gizlemesi yasal açıdan da son derece sakıncalıdır. Hiçbir şey çalışanın sağlığından daha önemli değildir.
Yeraltından çıkarılan en kıymetli cevher madencidir. Onun hayatı, sağlığı ve kaybedilen zaman dışında pek çok şey geri dönebilir. İş kazaları, meslek hastalıkları ve işe bağlı olsun olmasın kişinin tüm sağlık sorunları hekim, çalışan ve işyeri temsilcilerininbirlikte hareket etmesiyle ancak olumlu sonuçlara ulaşılabilecektir.
Dr. Erol ÜNAL
İşyeri Hekimi
KAYNAKLAR:
İş Sağlığı Ve Güvenliği, Prof.Dr.Nazmi BİLİR Güven Tıp Kitabevi,2016